50 Most Common Phrasal Verbs in Turkish

A list of the 50 most common phrasal verbs in Turkish with translations and examples.


51 words in this list

beklemek (bek-le-mek) to wait

🗣️ Ben seni bekliyorum. (I am waiting for you.)

vermek (ver-mek) to give

🗣️ Bana bir bardak su verir misin? (Can you give me a glass of water?)

oturmak (o-tur-mak) to sit

🗣️ Sandalyede otur. (Sit on the chair.)

kullanmak (kul-lan-mak) to use

🗣️ Bu kalemi kullanabilir miyim? (Can I use this pen?)

yemek (ye-mek) to eat

🗣️ Ben yemek yiyorum. (I am eating.)

aşağı (a-şa-ğı) down

🗣️ Merdivenlerden aşağı inin. (Go down the stairs.)

genellikle (ge-nel-li-kle) usually

🗣️ Ben genellikle sabahları spor yaparım. (I usually exercise in the mornings.)

açmak (aç-mak) to open

🗣️ Kapıyı açın. (Open the door.)

demek (de-mek) to say

🗣️ Ne demek istiyorsun? (What do you want to say?)

kapatmak (ka-pat-mak) to close

🗣️ Kapıyı kapat. (Close the door.)

düşünmek (dü-şün-mek) to think

🗣️ Ben düşünüyorum. (I am thinking.)

hissetmek (his-set-mek) to feel

🗣️ Ben mutluyum ama yorgun hissediyorum. (I am happy but I feel tired.)

konuşmak (ko-nuş-mak) to talk

🗣️ Benimle konuşabilir misin? (Can you talk to me?)

yapmak (ya-p-mak) to do/make

🗣️ Ben evde bir şeyler yapıyorum. (I am doing something at home.)

en (en) the most

🗣️ Bu en iyi seçimdir. (This is the best choice.)

hiçbir zaman (hiç-bir za-man) never

🗣️ Ben hiçbir zaman pes etmem. (I never give up.)

anlamak (an-la-mak) to understand

🗣️ Ben onu anlamadım. (I didn't understand him.)

çalışmak (ça-lış-mak) to work

🗣️ Ben çalışıyorum. (I am working.)

gelmek (gel-mek) to come

🗣️ Ben geliyorum. (I am coming.)

kalmak (kal-mak) to stay

🗣️ Ben burada kalacağım. (I will stay here.)

söylemek (söy-le-mek) to tell

🗣️ Bana gerçeği söyle. (Tell me the truth.)

öğrenmek (öğ-ren-mek) to learn

🗣️ Ben Türkçe öğreniyorum. (I am learning Turkish.)

yürümek (yü-rü-mek) to walk

🗣️ Ben parkta yürüyorum. (I am walking in the park.)

neden (ne-den) why

🗣️ Neden buradasın? (Why are you here?)

şöyle (şöy-le) like this/that

🗣️ Şöyle yapabilirsiniz. (You can do it like this.)

almak (al-mak) to take

🗣️ Kitap alıyorum. (I am taking a book.)

başlamak (baş-la-mak) to start

🗣️ Ders başladı. (The lesson started.)

çıkarmak (çı-kar-mak) to take off/remove

🗣️ Ayakkabılarını çıkar. (Take off your shoes.)

gitmek (git-mek) to go

🗣️ Ben gidiyorum. (I am going.)

istemek (is-te-mek) to want

🗣️ Ben yemek istiyorum. (I want to eat.)

okumak (o-ku-mak) to read

🗣️ Kitap okuyorum. (I am reading a book.)

burada (bu-ra-da) here

🗣️ Ben burada yaşıyorum. (I live here.)

elbette (el-bet-te) of course

🗣️ Elbette yapabilirim. (Of course I can do it.)

geri (ge-ri) back

🗣️ Geri dön. (Go back.)

hızlı (hız-lı) fast

🗣️ Araba hızlı gidiyor. (The car is going fast.)

ne kadar (ne ka-dar) how much/how many

🗣️ Ne kadar para istiyorsun? (How much money do you want?)

çok (çok) very/much

🗣️ Bu çok güzel. (This is very beautiful.)

bulmak (bul-mak) to find

🗣️ Anahtarımı buldum. (I found my key.)

görmek (gör-mek) to see

🗣️ Ben seni görüyorum. (I see you.)

daha (da-ha) more

🗣️ Daha fazla çalışmanız gerekiyor. (You need to work more.)

iyi (i-yi) well/good

🗣️ Sen iyi görünüyorsun. (You look good.)

pekala (pe-ka-la) okay/well then

🗣️ Pekala, o zaman başlayalım. (Okay, let's start then.)

tekrar (te-krar) again

🗣️ Tekrar dene. (Try again.)

çok fazla (çok faz-la) too much

🗣️ Bu çok fazla para. (This is too much money.)

tamam (ta-mam) okay/all right

🗣️ Tamam, anladım. (Okay, I understand.)

şurada (şu-ra-da) there (nearby)

🗣️ Şurada bekleyin. (Wait there.)

beraber (be-ra-ber) together

🗣️ Beraber yemek yiyelim. (Let's eat together.)

sonra (son-ra) later/after

🗣️ Ben sonra gelirim. (I will come later.)

şimdi (şim-di) now

🗣️ Ben şimdi gidiyorum. (I am leaving now.)

şu (şu) that

🗣️ Şu kitap çok ilginç. (That book is very interesting.)

kesinlikle (ke-sin-lik-le) definitely

🗣️ Kesinlikle katılıyorum. (I definitely agree.)

Learn with glot

You didn't try learning this list of vocabulary yet.