Irregular Verbs in Turkish

A list of 30 common irregular verbs and phrases in Turkish with English translation and examples.

34 words in this list

yapmak istemek (yahp-mahk ees-teh-mehk) → to want to do, make

🗣️ Bugün hiçbir şey yapmak istemiyorum. (I don't want to do anything today.)

gelmek (gell-mehk) → to come

🗣️ Yarın gelirim. (I will come tomorrow.)

gitmek istemek (gheet-mehk ees-teh-mehk) → to want to go

🗣️ Bugün dışarı gitmek istemiyorum. (I don't want to go outside today.)

etmek (et-mehk) → to do, make

🗣️ Bir şeyler etmek istiyorum. (I want to do something.)

almak istemek (ahl-mahk ees-teh-mehk) → to want to take

🗣️ Bu kitabı almak istemiyorum. (I don't want to take this book.)

gelip gitmek (gell-eep gheet-mehk) → to come and go

🗣️ Her gün okula gelip gidiyorum. (I come and go to school every day.)

almak zorunda kalmak (ahl-mahk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to take

🗣️ Çok yorgunum ama ilaç almak zorundayım. (I'm very tired but I have to take medicine.)

yapıp etmek (yah-puhp et-mehk) → to do and make

🗣️ Bugün evde temizlik yapıp yemek yapacağım. (Today, I will do cleaning and cooking at home.)

yapmak istememek (yahp-mahk ees-teh-meh-mehk) → to not want to do, make

🗣️ Bugün hiçbir şey yapmak istemiyorum. (I don't want to do anything today.)

almak (ahl-mahk) → to take

🗣️ Kitap alacağım. (I will take a book.)

yapmak (yahp-mahk) → to do, make

🗣️ Ödevimi yapacağım. (I will do my homework.)

etmek istemek (et-mehk ees-teh-mehk) → to want to do, make

🗣️ Bu işi etmek istemiyorum. (I don't want to do this job.)

vermek zorunda kalmak (ver-mehk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to give

🗣️ Bir şeyler yapmak için para vermek zorundayım. (I have to give money to do something.)

etmek zorunda kalmak (et-mehk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to do, make

🗣️ Bu işi bitirmek için daha fazla çalışmak etmek zorundayım. (I have to work harder to finish this job.)

vermek istememek (ver-mehk ees-teh-meh-mehk) → to not want to give

🗣️ Sana hediye vermek istemiyorum. (I don't want to give you a gift.)

almak zorunda kalmamak (ahl-mahk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to take

🗣️ Bu ilacı almak zorunda kalmam. (I don't have to take this medicine.)

etmek zorunda kalmamak (et-mehk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to do, make

🗣️ Bu işi etmek zorunda kalmam. (I don't have to do this job.)

gitmek (gheet-mehk) → to go

🗣️ Sinemaya gideceğim. (I will go to the cinema.)

vermek (ver-mehk) → to give

🗣️ Sana hediye vereceğim. (I will give you a gift.)

vermek istemek (ver-mehk ees-teh-mehk) → to want to give

🗣️ Sana hediye vermek istemiyorum. (I don't want to give you a gift.)

yapmak zorunda kalmak (yahp-mahk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to do, make

🗣️ Bugün işten sonra alışveriş yapmak zorundayım. (I have to go shopping after work today.)

almak istememek (ahl-mahk ees-teh-meh-mehk) → to not want to take

🗣️ Bu yemeği almak istemiyorum. (I don't want to take this food.)

etmek istememek (et-mehk ees-teh-meh-mehk) → to not want to do, make

🗣️ Bu işi etmek istemiyorum. (I don't want to do this job.)

yapıp etmemek (yah-puhp et-meh-mehk ees-tee-yoh-room) → to not do and make

🗣️ Bugün hiçbir şey yapıp etmemek istiyorum. (I don't want to do anything today.)

gitmek zorunda kalmamak (gheet-mehk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to go

🗣️ Bugün işe gitmek zorunda kalmam. (I don't have to go to work today.)

gelmek zorunda kalmak (gell-mehk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to come

🗣️ Doktora gitmek için hastaneye gelmek zorundayım. (I have to come to the hospital to go to the doctor.)

gelmek istememek (gell-mehk ees-teh-meh-mehk) → to not want to come

🗣️ Buraya gelmek istemiyorum. (I don't want to come here.)

yapmak zorunda kalmamak (yahp-mahk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to do, make

🗣️ Bugün hiçbir şey yapmak zorunda kalmam. (I don't have to do anything today.)

gelmek istemek (gell-mehk ees-teh-mehk) → to want to come

🗣️ Yarın gelmek istiyorum. (I want to come tomorrow.)

gitmek zorunda kalmak (gheet-mehk zor-oon-dah kahl-mahk) → to have to go

🗣️ Erken kalkıp işe gitmek zorundayım. (I have to wake up early and go to work.)

gitmek istememek (gheet-mehk ees-teh-meh-mehk) → to not want to go

🗣️ Oraya gitmek istemiyorum. (I don't want to go there.)

gelip gitmemek (gell-eep gheet-meh-mehk ees-tee-yoh-room) → to not come and go

🗣️ Bugün evde sadece dinlenmek istiyorum, gelip gitmemek istiyorum. (Today, I just want to rest at home, I don't want to come and go.)

gelmek zorunda kalmamak (gell-mehk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to come

🗣️ Buraya gelmek zorunda kalmam. (I don't have to come here.)

vermek zorunda kalmamak (ver-mehk zor-oon-dah kahl-mah-mahk) → to not have to give

🗣️ Sana hediye vermek zorunda kalmam. (I don't have to give you a gift.)

Learn with glot

You didn't try learning this list of vocabulary yet.

Thanks for visiting and have the bestest day! 👋